28 Aralık 2014 Pazar

Humboldt'un Dil Anlayışı

1767 yılında Potsdam'da dünyaya gelen Wilhelm von Humboldt  her şeyden önce bir filozoftu. Filozof olmasından dolayı bir çok konu hakkında fikir beyan etmiştir. Felsefi kimliği bir tarafa bırakıldığında Humboldt Alman bürokrasisine senelerini veren bir bürokrat, dil hakkında dönemine göre yenilikçi düşünceleriyle tanınan  bir dilbilimci olması yönüyle de bilim tarihinde önemli bir şahsiyettir. Gençlik yıllarında özel öğretmeni Johann Jacob Engel, Humboldt'a Harris, Gottfried Herder, David Hume, Leibniz, Locke ve Rousseau gibi önemli şahsiyetleri tanıtmıştır. Küçüklüğünden beri bilinçli bir eğitimle yetiştirilen Humboldt böylelikle ilerleyen yıllarda sözü dinlenen etkili bir filozof olmuştur.

Tarihteki diğer bütün önemli düşünürler gibi Humboldt da gerçekliğe ulaşma yolunda dilin önemini vurgulamıştır. Dili, insanları ve ulusları sarmalayan ve dil olmadan insanların ve de ulusların anlaşılamayacağını savunmuştur.Dil konusundaki düşüncelerini 'On Language' (Dil Üzerine) adlı yazısında ele almıştır.Şimdi Humboldt'un dil konusundaki belli başlı düşüncelerine değinelim.

Humboldt'ta göze çarpan ilk şey onun rasyonel düşünmesidir. Hamann ve Herder gibi filozoflardan da etkilenen Humboldt 'evrensel dilbilgisi' anlayışına yakın bir görüş ortaya atmıştır.Ünlü dilbilimci Noam Chomsky'i de bu yönde etkilemiştir.  'Kartezyen Dilbilim' diye adlandırılan dönem olarak bilinen 'dile rasyonel' bakış açısı tarafından etkilenen Humboldt diğer 'Kartezyen Düşünürler' gibi dili dış etkilerden arındırmıştır ve insan zihninin bir aynası olarak görmüştür. Yani Humboldt'un düşüncesinde dile zihinsel (mental) bir bakış açısı görmek mümkündür.

Humboldt, sözcük, ses gibi dilin parçalarını birbirinden ayrı olarak görmez. Tam tersi bir organizmadaki gibi birbirlerini daima etkileyen bir düzenek olarak görür. Bunların bir araya gelmesiyle de her  bir karakteri olduğunu ileri sürer. Chomsky Humboldt'un ortaya attığı bu 'dil karakteri' terimiyle dilin şiirsel ve felsefi kullanımına vurgu yaptığını belirtir. Ayrıca dilin bu 'iç karakteri'nin anlambilimsel ve sözdizimsel yönlerinden ayrı olduğunu vurgular. Çünkü anlambilim ve sözdizim Humboldt'a göre dilin dış biçimidir. Böyle yaparak Humboldt dilbilgisini (grammar) değiştirmeden dilin zenginleştirilebileceğini ve iç karakterinin değiştirilebileceğini vurgulamıştır. ( Chomsky: 2002)

Humboldt'a göre dilin kullanımında zihinsel süreç etkilidir. Aslında zihinsel süreçten de önce 'ulusal karakter' etkilidir. Ulusların karakterleri dillerini etkiler. Çok farklı uluslar ve bu ulusların kendilerine göre davranışları olduğu için de birçok dil ortaya çıkmıştır. Ona göre dildeki farklılıkların sebebi kişilerin 'dünya algısı' ve ulusların karakteridir. Burada görüldüğü gibi dil tamamen topluluklara ve kişilere indirgenmiştir. Humboldt dilin, bir milletin ruhunun dış görünüşü olduğunu ileri sürer. Bu düşüncesini kişilere indirgeyerek de 'dillerin bireyselliği' ilkesini ortaya atmıştır.
Dil ve düşünce üstüne yoğun çalışmalar yapan Sapir ve Whorf'da Humboldt'un dil ve düşünce ilişkisinden yararlanmıştır. Genel olarak dil mi düşünceyi yoksa düşünce mi dili etkiler sorusuna yanıt arayan Sapir&Whorf hipotezinin izlerini aslında Humboldt'ta bulmak mümkündür. Humboldt, 'dil üzerine' adlı yazısında net olarak şunu demiştir: ''Dil olmaksızın düşünce olmaz''.  Humboldt'a göre dilin sınırları içerisinde düşünebiliriz ve hayatta düşünme konuşmadan başka bir şey değildir. Aslında dil tamamen düşüncenin dışa vurulmasıdır.

Humboldt dilin bir ürün değil etkinlik olduğunu da vurgular. Etkinlikle Humboldt aslında dildeki yaratıcılığı vurgular. Dildeki yaratıcılık konusunu ise daha sonra Chomsky gündeme getirmiş ve tüm teorisini bu yaratıcılığın üzerine kurmuştur. Humboldt'un bu konudaki düşüncesinin tam kesin ve açık olmadığını belirten Chomsky yine de kendi  kuramına temel olabileceğini de belirtmiştir.
Humboldt'un dil anlayışına dair sayfalarca yazı yazılabilir. Fakat genel olarak dil hakkındaki bu düşünceleri bilindiği zaman Humboldt'un modern dilbilime dahi etki ettiği kolaylıkla anlaşılabilir. Kendinden sonra gelen birçok dilbilimcinin ona atıfta bulunarak kavramlar ortaya atması ve kuram geliştirmeleri de Humboldt'un dilbilim için çok önemli bir düşünür olduğunu ortaya koymaktadır.

KAYNAKLAR
1) Chomsky, Noam. 2002. Cartesian Linguistics: A Chapter in the History of Rationalist Thought. James McGilvrayb (ed). Cybereditions.
2) Altuğ, Taylan. 2013. Dile Gelen Felsefe. Yapı Kredi Yayınları. İstanbul. S: 59-83

3) Humboldt. On Language, On the Diversity of Human Language Construction and its Influence on the Mental Development of the Human Species. Edited by Michael Losonsky, CUP 1999, pp. 25-64

1 yorum:

  1. Teşekkürler. Humbolt'un dille ilgili düşüncelerini anlaşılır bir şekilde özetlemişşsiniz.

    YanıtlaSil